3 Haziran 2016 Cuma

PROAKTİF SAVCILIK

 

                                             Yazar:  Dr. Hasan DURSUN
İngilizce bir sıfat olan proactive kelimesi şu anlamlara gelecek şekilde tanımlanabilir: (1) Beklenen, olası bir zorluk için mücadele etmeye hazır olma. (2) Olaylardan etkilenen olmak yerine, olayları etkileyen olmaya; değişiklik başlatan olmaya yatkınlık[1].
Kişi ve kurumların eylemlerini proaktif ve reaktif yaklaşım kavramları çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Proaktif yaklaşımda olabilecek bir sorun/olay önceden öngörülmeye çalışılmakta, meydana gelmeden muhtemel çözüm önerileri geliştirilmeye, zarar/tehlike tamamen ortadan kaldırılmaya veya olası etkileri minimize edilmeye gayret edilmektedir. Reaktif yaklaşımda ise, gerçekleşen, görünür hale gelen, ortaya çıkan sorun/olay sonrasında çözümler üretilmektedir. Yani sorunları önceden sezinleyip anlamaya, algılamaya ve kavramaya çalışarak çare üretmek proaktif yaklaşımın bir tezahürü iken, bunlara sonradan çare aramaya gayret etmek reaktif yaklaşımdır.
Proaktif yaklaşımı özümsemiş, eylem ve söylemlerini buna göre dizayn etmiş kişi ve kurumlar, olağan görev ve sorumluluklarının üzerinde ve ötesinde, meydana gelmesi muhtemel sorunlar karşısında kendisini sorumlu hissetmekte, bunların meydana gelmemesi, zarar ve tehlikesinin en aza indirilmesi noktasında istekli görülmektedirler.
Önem ve vurgu derecesine göre değişik taraflar merkeze oturtularak farklı görev tanımlamaları yapılması mümkün olmakla birlikte kurum olarak Cumhuriyet başsavcılıkları, kişi olarak Cumhuriyet savcılarının temel görevi bir suçun işlendiğine dair makul ve mantıklı bir şüphe ile maddi gerçeği ortaya koymaya gayret ederek, suç ile bozulan kamu düzeninin tekrar tesis edilmesidir.
Suç toplum düzeninin ihlal edilmesi anlamına gelir. Devlet, toplumun siyasi bir yansıması olup temel vazifesi, bireylerin korkmadan, güven ve huzur içerisinde, psikolojik ve fizyolojik bütünlüklerini korumalarını yani mutlu olmalarını temin etmektir. Dolayısıyla her devlet erkinin ve hatta bireyin suç ve suçlulukla mücadelede aktif olarak görev alması; yasal, ahlaki, vicdani ve sosyal sorumluluk ilke ve kuralları gereğince kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi zorunludur.
Suç tanımlamalarını içeren kanunlar ulusal iradenin metin haline getirilmiş formülleridir. Ulusal iradenin tehlikeye atılması, dolaylı olarak bu iradenin temel bileşeni  olan bireyleri tedirgin eder. Suç ve suçlulukla mücadele gerek Devletin ve gerekse bireylerin varlık nedeni olup, varlıklarının bekası için de önemli bir gerekliliktir.
Savcılıkların yasa ile tanımlanan görev ve sorumlulukları reaktif yaklaşım doğrultusunda tanımlanmış/belirlenmiştir. CMK'nın 160.maddesine göre, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür"
Yasal mevzuat incelendiğinde suç işlendiğine dair bir izlenim meydana gelmediği taktirde Cumhuriyet savcılarına bir görev tevdi edilmediği; suç işlenmeden önceki aşamada, suçun ve suçluluğun önlenmesine dair temel yetki ve sorumluluğun yürütme organı içerisinde teşkilatlanan önleyici kolluk birimlerine ve diğer idari kurum ve kuruluşlara ait olduğu  görülecektir.
Suçun önlenmesine ilişkin olarak ülkemizde oluşturulmuş, yasama, yürütme veya yargı hiyerarşisi içerisinde faaliyet gösteren özel bir birim yoktur. Karşılaştırmalı hukukta suçun önlenmesine ilişkin olarak faaliyette bulunan kurumlar bulunduğu görülmektedir. Örneğin İsveç'te, suç oranını azaltmak, bu amaçla suça neden olan etkenleri ortaya çıkararak ilgili kişi ve kurumları bilgilendirmek suretiyle önlem alınmasını temin etmek amacıyla oluşturulmuş Suç Önleme Kurumu (Brottsförebyggande rådet, Brå) bulunmaktadır. Bu Kurum polis, savcılık, mahkeme ve cezaevleri gibi suçun önlenmesinden sorumlu kurumlara yardım etmektedir.
Savcılık işlem ve eylemlerinin suçun önlenmesinde dolaylı bir etkisinin olduğu tartışmasızdır. Buna karşın suç ve suçluluğun önlenmesinde savcılığın doğrudan bir sorumluluğu var mıdır? Bu bağlamda kurumsal olarak sosyal sorumluluk çerçevesinde il ve ilçe savcılıklarının, ahlaki bir toplumsal görev olarak savcılarının, suç işlenmesinin önlenmesi noktasında, proaktif bir yaklaşım tarzı benimseyerek girişimde bulunmalarını, çalışma yapmalarına engel bir yasal düzenleme var mıdır?
Savcılık kurumunun ve savcıların görev ve sorumluluklarının ne olduğu birincil ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde belirlenmiştir. Bu hükümler incelendiğinde suç ve suçluluğun önlenmesinde aktif bir görev ve sorumluluk tevdi edilmeyen savcılık kurumunun (ve savcıların) gönüllü olarak, asıl görevlerini ihmal etmeden bu bağlamda faaliyette bulunmasını, yapılacak çalışmalara destek vermesini, projeler geliştirilmesini, yapılan projelere katkı sağlamasını engelleyen mevzuatta açık bir hüküm yoktur.
Suçun önlenmesi noktasında, soruşturmalar çerçevesinde kurumsal olarak savcılık birimleri, özel olarak ise bu süreci yönlendiren savcılar önemli bilgi ve tecrübelere sahiptir. Ülkemiz özelinde bu değerli verilerin sistematik olarak kullanıldığını, kısa-orta-uzun vadeli plan ve projelerle hayata geçirildiğini, savcıların/savcılıkların bu noktada teşvik edilip özendirildiklerini söylemek maalesef mümkün değildir.
Savcılar suç işlenmesini bekleyen, bireylerin mağduriyetinden ve sanıkların aldıkları cezadan haz alan kişiler değildir. Ellerini oğuşturarak bir suç işlenmesini bekleyen bir savcılık teşkilatının varlığı tahayyül edilemez. Günümüz çağdaş devlet anlayışı, devlet erkini kullanan kişi ve kurumların açık görev tanımlarını yaparak bunları yerine getirmesini beklemekte, bununla birlikte daha iyiye ve güzele ulaşmak açısından yapılacak kişisel ve kurumsal gayretleri teşvik edip ödüllendirmektedir.
Çağımızda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelmiş oldukları seviyeyi kullanarak yaygınlaşan, önlenmesinde güçlük yaşanan, tarafları nezdinde meşru ve makbul olarak görülüp algılanan bir çok söylem ve eylem, bu algıya rağmen suç olarak kabul edilip, ceza kanunları aynasında çok büyük yaptırımlara tabi tutulabilmektedir. Bu bağlamda cinsellik ile ilgili, uyuşturucu bağlantılı, malvarlığıyla alakadar bir çok suç sayılabilir. Toplumu oluşturan bireylerin doğrudan veya dolaylı şekilde suç ve suçluluğa karşı bilinçlendirilmesi noktasında, gönüllülük esasına dayalı olarak, savcılık birimlerinin ve burada çalışan savcıların ve idari kadronun harekete geçmesi/geçirilmesinin sahip olduğu potansiyel değer ve önem gözardı edilemez.
Cinsel saldırı, cinsel taciz, sarkıntılık, çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel istismar eylemi faillerinin bir çoğu, gerçekleştirdikleri eylemin ceza kanunu tarafından nasıl ve ne şekilde yorumlanıp yaptırım altına alındığını bilerek hareket etmemektedir. Yazılı ve görsel medya, ulusal çapta yayın yapan gazete ve televizyonlar ile internet ortamında meşru gösterilip özendirilen, şehvet duygularını tahrik eden, tehlikelerine dikkat çekilmeyen bir çok davranış, özellikle yaşı küçük olan çocukların suça sürüklenmesine neden olabilmektedir. Bu bağlamda özellikle lise seviyesinde öğrenim gören çocukların bilinçlendirilmesi, eylemlerinin devlet tarafından ne gibi yaptırımlara tabi tutulduğunu bilmeleri, bir çok suçun işlenmesinin önüne geçecek, birincil ve ikincil mağduriyetleri bertaraf edecektir.
Savcılıkların ve savcıların cinsellik, uyuşturucu veya malvarlığıyla ilgili suçları önlemede aktif rol almaları, bu suçların mağdur ve faillerini doğrudan veya bu kişiler ile irtibatlı bulunan ve eğitimlerinden sorumlu kişi ve kurumları eğiterek dolaylı şekilde bilgilendirip bilinçlendirmeleri mümkündür.
Birey olarak savcıların, toplumun en seçkin eğitimli ve sorumluluk sahibi kesimini oluşturan, bilinçli ve sosyal meselelere duyarlı kişiler olduklarının şekli olarak kabul edilmesi gerekir. Topluma yön verecek, onun kıvamını artıracak, bilinçlenmesini sağlayacak bu kişilerin, sadece suçların soruşturulması ve muhataplarının cezalandırılması gibi bir iş tanımı içerisinde sıkıştırılmaları, toplum ve dolayısıyla Devlet açısından önemli bir kayıptır. Yıllar boyu çok önemli seviyede insan kaynakları yatırımına muhatap olan bu meslek grubundan, toplumuna aynı oranda fayda sağlanamaması, çok önemli bir işletme zararıdır.
 Proaktif yaklaşım çerçevesinde savcılıklar/savcılar tarafından bir çok faaliyetin yapılması olanaklıdır. Bunların yapılmasına engel herhangi bir ulusal düzenleme olmadığı gibi, uyuşturucu, çocukların her türlü istismarı ve örgütlü suçlar ile mücadele çerçevesinde ülkemizin de taraf olduğu uluslararası metinlerden yola çıkılarak bu tür faaliyetlerin yapılmasının bir görev olduğu da savunulabilir.
Fikir vermesi açısından bu bağlamda gerçekleştirilecek bazı faaliyetleri şu şekilde belirtebiliriz:
- Milli eğitim yetkilileri ile irtibata geçilerek ortaöğretim ve lise çağındaki öğrenciler ile dar ve geniş çaplı okullarda/sınıflarda bilgilendirme toplantıları düzenleme,
- Milli eğitim yetkilileri ile organize şekilde okulların rehberlik bölümünde görev yapan öğretmen ve çalışanlar ile yıllık-rutin eğitim ve bilgilendirme/bilinçlendirme toplantıları gerçekleştirme,
- Milli eğitim yetkilileri ile organize bir şekilde okul kuralları ile ihtilafa düşen, disiplin işlemlerine muhatap olan çocukların ilerde kanunla da ihtilafa düşerek suça sürüklenme ihtimalinin yüksekliği karşısında bu çocuklara yönelik bilinçlendirme eğitimleri verilmesi,
- Cezaevlerinde bulunun çocuk tutuklu ve hükümlülere yönelik, onların yeniden suç işlemelerini önlemeye yönelik, suç ve suçlulukla ilgili bilinçlerini artırıcı eğitimler verilmesi,
- Yapılacak istatistiki çalışmalar çerçevesinde bilgi eksikliği nedeniyle bilinçsizce işlenen suçlar ve nedenleri tespit edilerek bunlara ilişkin yazılı metinler hazırlama, kitapçıklar ve broşürler oluşturma ile bunların görünür halde muhataplarının ulaşabileceği ortamlarda sürekli olarak bulunmalarını temin etme,
- Savcılıklar adına oluşturulan sosyal medya hesapları üzerinden bu konulara ilişkin paylaşımlar yapma,
- Savcılık internet sitelerinin bu bağlamda faydalı veriler ile donatılması ve bunların herkes tarafından ulaşılabilir hale getirilmesi.
Proaktif yaklaşım çerçevesinde gerçekleştirilecek eylemlerin ulusal makamlarca hazırlanacak plan ve programlar çerçevesinde, organize şekilde yürütülmesi önemli ve gereklidir. Bu bağlamda Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında ortaklaşa yürütülen çalışmalar bulunmaktadır. Ancak savcılıklar tarafından ulusal düzeyde bir faaliyet yapılması beklenilmeden, yerel olarak hazırlanacak plan ve projeler doğrultusunda çalışmalar yapılması mümkündür. Bunun önünde herhangi bir engel yoktur.
Savcılık, suçtan etkilenip onun peşinden koşmak yerine, suçun oluşumunu engelleyen, onun önüne engel çıkaran ve onunla gerek öncesinde ve gerekse sonrasında mücadeleye hazır halde faaliyette bulunan bir teşkilat olma hüviyetine kendisini büründürmelidir.



[1] https://sekreterce.wordpress.com/tag/proaktif-nedir/